Anne karnından itibaren beyin ve sinir sinir sisteminin gelişimi ile büyümenin sağlıklı ilerleyebilmesi için omega-3 yağ asitlerine ihtiyaç duyarız. Doğumdan sonra bu ihtiyaç anne sütü ile karşılanır. EPA ve DHA omega-3 yağ asitleri besinler arasında sadece deniz ürünlerinde bulunur. Lakin anne sütü öylesine mucizevi bir besindir ki doğada besin grupları arasında sadece balıklarda yer alan EPA ve DHA omega-3 yağ asitleri bir de anne sütünde bulunur.
Bu sebeple balık, özellikle bebekler için son derecede faydalı ve önemli gıdalar arasındadır. Katı gıdaya geçen bebeklerine farklı tatları öğreten annelerin en merak ettiği konulardan biri hangi gıdaların hangi aydan itibaren nasıl verilebileceğidir. Bu süreçte balık, üzerinde en çok durulan ve merak edilen gıdalardandır.
Dünya genelinde tıp doktorları anne sütü ile beslenen bebeklerde aylık kilo alımı 400-500 gr kadar (bazı durumlarda 300 grama kadar) devam ettiği müddetçe katı gıdaya geçilmemesini tavsiye etmektedirler. Anne sütünün mucizelerinden biri de içerisinde omega-3 yağ asitlerinin bulunmasıdır. Bu sebeple bebeğinize balık vermeye başlamadan önce doktorunuza danışmanızı tavsiye ederiz.
Doktorların ve beslenme uzmanların tavsiyesi doğrultusunda kendi deneyimlerimizden yola çıkarak bebeğine balık vermeye başlayan ebeveynlere rehberlik etmesi için bir yazı hazırladık. Bu rehber içerisinde eksik kaldığını düşündüğünüz, yer almasını istediğiniz, merak ettiğiniz konu olursa lütfen yorum bölüme yazın. En kısa sürede cevap vermeye çalışacağız.
Besinler arasında sadece deniz ürünlerinde bulunan omega-3 yağ asitleri (EPA, DHA) bir de sadece anne sütünde bulunmakta. Vücudunuz kendiniz için omega-3 üretemediğinden mutlaka dışardan almalısınız ama anne sütü ile bebeğiniz için omega-3 yağ asidi üretebiliyorsunuz. Bu yüzden anne sütü doğadaki en mucizevi besinlerden biri.
Bebeğiniz büyümeye başlarken hücrelerinin optimum seviyede çalışması için gerekli olan omega-3 yağ asitlerine olan ihtiyacı artar. Ancak buna karşılık ek besinlere geçtiği için anne sütü tüketimi azalır. Sizin de günlük üretebildiğiniz süt miktarı azalır. Bu açığı balıklardan kapatması gerekir.
Katı gıdaya geçişte en önemli husus alerjen olup olmamasıdır. Süt, yumurta, yer fıstığı, soya, buğday, ağaç fıstıkları (ceviz, badem, Antep fıstığı, vs), balık ve kabuklu deniz hayvanları temel alerjen gıdalardandır.
Ek gıda vermeye başladıysanız ve bebeğinizin balıklara alerjisi yoksa başlayabilirsiniz.
Öncelikle her bebeğin gelişimine, alerjik özelliklerine ve doktorunuzun tavsiyesine göre karar verilmelisiniz. Bizim bebeğimizin 7. ayda kilo alımı yavaşladı, ek gıdalara geçiş yaptık. Bu aşamada doktorumuz 7. ayda artık balık yedirmeye başlamamızı önerdi.
Midye, karides gibi kabuklular ise alerjen gıdalar arasında olduğundan 1 yaşından sonra verilmesi daha uygun olur.
En önemlisi balığın taze olduğundan emin olun. Bayat balık yetişkinler için dahi tehlikelidir. “Balığın tazeliği nasıl anlaşılır” başlıklı yazımızı okumanızı tavsiye ederim.
Kılçıklarını iyice temizlediğinizden emin olun.
Her balığın pişme süresi birbirinden farklıdır. Bunu dikkate alarak balığın iyi pişmiş olmasına dikkat edin.
Cıva seviyesi yüksek olan dip balıkları ve avcı balıklardan uzak durun. (Aşağıda hangi balıklar olduğu yazıyor.)
Gönül rahatlığı ile verebilirsiniz. Balık ve süt aynı anda bile verilebilir. Balığın süt ürünleri ile tüketilmesinin hiç bir sakıncası yoktur. Eğer balık zehirleyecek boyutta bayatsa tek başına yetişkinler için bile sakıncalıdır. Kaldı ki anne sütü bir şifa kaynağıdır.
Balık ile yoğurt aynda dahi verilebilir. Bu, toplumda yanlış bilinen bir şeydir. Balıkların süt ürünleri ile birlikte tüketilmesinin hiç bir sakıncası yoktur. Önemli olan balığın taze olmasıdır. Ben şahsen çocukluğumdan beri balığı yanında yoğurt tüketmeyi severim. Bebeğimize de balığı doğrudan verirken yanında farklı bir tat olması açısından yoğurt veriyoruz. Ancak verdiğiniz balığın taze olduğundan kesinlikle emin olun. “Balıkla Birlikte Yoğurt Yemek Zehirler Mi?” başlıklı yazımızda bu konuya değindik.
İlk aylarda bebeğinizin bu tada alışabilmesi için beyaz etli ve az yağlı balıkları tercih etmenizi tavsiye ederim.
Tattırma evresinde alabalık, çipura, levrek gibi beyaz etli balıklarla başlayıp ilerleyen aylarda omega-3 yağ asidi bakımından daha zengin olan somon balığı, sardalya, hamsi, uskumru, lüfer gibi balıklara geçiş yapabilirsiniz. Ancak bunu yaparken bebeğinizi gözlemleyin. Yağlı balıklara karşı isteksizliği oluşursa sevdiği balığı vermeye devam edin. Unutmayın bazıları omega-3 yağ asidi bakımından daha zengin olsa da balıkların hepsi birer omega-3 kaynağıdır. Yeter ki bebeğiniz balığı sevsin.
Bu arada Somon balığı, palamut, uskumru gibi yağlı balıkları doğrudan yedirecekseniz damak tadına alışması için 1 yaşından itibaren verilmeli dense de eğer sevdiyse 7-8. aydan itibaren dahi verebilirsiniz.
Bu konuda size tavsiyemiz İngilizce açılımı Baby Led Weaning olan BLW yöntemini uygulamaya çalışmanızdır. Kısaca BLW, bebeğin ek gıdayla tanışması ile başlayan, kendi kendine yemeyi öğrenmesini ve kademeli olarak sütten kesilmesini sağlayan bir süreçtir. BLW ile ilgili daha detaylı bilgiyi BLW-Türkiye sayfasından edinebilirsiniz. Buradaki mantık ilk tadım zamanlarında 3 gün kuralına göre balığı bütün halde bebeğinize sunmaktır. Bütün halde derken tabii ki kılçıkları alınmış bir balıktan bahsediyorum. 3 gün kuralının amacı alerjisi olup olmadığını anlama, bütün halde vermenizin mantığı ise balığı tanıması içindir.
Biz bebeğimize ilk etapta alabalık vererek başladık. Fırında pişirip ufak ufak tattırdık. Şimdi levrek, çipura, uskumru, palamut ve sardalyayı kılçıklarını ayırıp veriyor, Somon balığını ise arada bir çorbalarına katıyoruz. 8. ay civarında henüz somon balığı ona biraz yağlı geldiğinden biraz daha büyüdükten sonra somon balığını ızgarada veya buharda pişirip doğrudan yedirmeyi düşünüyoruz.
Sardalya ve hamsi omega-3 yönünden zengin, cıva seviyesi düşük, doğal beslenen deniz balıkları olduğu için tüketilmesi tavsiye edilen balıklardır. Ancak fileto çıkarılsa dahi küçük kılçıklar geride kalabilir. Kılçıkları tamamen temizlediğinize emin olun.
Gopez, istavrit, lidaki, mercan, barbun, kolyoz, mırmır, melanur gibi balıkların da kılçıklı balıklardır. Bebeğinize verirken kılçığını tamamen temizlediğinizden emin olun.
Somon, uskumru, lüfer gibi yağlı balıkları bebeğinizin damak tadına göre hazırlayın. Eğer ilk aşamalardaysanız çorbasını yapabilir, farklı sebzelelerle hazırlanmış çorbaya katabilirsiniz.
Lüfer omega-3 açısında zengin bir balık olup maalesef pahalı bir balıktır. Pahalı olmasının sebebi ise lüferin yavrusu olan çinekopların üreme dönemine gelmeden avlanmasıdır. Tezgahlarda çinekop ucuza satılmakta bu da arz-talebi artırarak lüferin neslinin yok olmasına sebep olmaktadır. Eğer bebeğinizi düşünüyorsanız büyüdüğünde lüfer gibi bir lezzetten mahrum kalmaması için biraz duyarlı olup çinekop almayın, yemeyin. Bu konuda “Lüfere Hasret Kalmayalım” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
İlk tadım aşamasında 1-2 çay kaşığı kadar balık verebilirsiniz.
Tadım sürecinden sonra ise 7-8. aydan itibaren kibrit kutusu veya ızgara köfte büyüklüğünde tüketebilir.
Biraz daha büyüdükçe miktarı artırabilirsiniz. Eğer cıva seviyesi yüksek bir balık değilse korkmadan dilediğiniz kadar yedirebilirsiniz.
Buharda, fırında, Izgarada ya da buğulama şeklinde yapılması en sağlıklı yöntemdir.
Kızartarak pişirilen balıklarda doymuş yağ oranı arttığından bebekler ve çocuklar için kızartma önerilmez. (Aslına bakılırsa yetişkinlerde de önerilmez.)
Suda haşlayıp çorba şeklinde verebilirsiniz. İçerisine çeşitli sebzeler koyarak tatlandırabilirsiniz.
Biz bu aylarda ızgarada ve fırında pişirerek veriyoruz. Somon balığını ise haşlayıp çorbaya katıyoruz.
Cıva seviyesinin yüksek olduğu ve avcı balıklardan uzak durmak gerekir.
Ülkemizde bulunan balıklardan kılıç balığı ve köpek balığı cıva seviyesi yüksek olan balıklardandır. Köpek balığı temizlendikten sonra maalesef bazı balık marketlerde ve balıkçılarda yayın balığı, et balığı gibi isimlerle satılmaktadır. Bu konuda dikkatli olmanızı tavsiye ederim.
Avcı balık diye bahsedilen diğer balıkları yiyerek devamlı büyüme gösteren, tezgahlarda kendi türlerine göre daha çok büyümüş balıklardır. Avladıkları balıkların bünyesindeki ağır metaller de kendisinde kalır. Tezgahtan balık seçerken bu yüzden en irisi yerine daha ufağını seçmenizi tavsiye ederim.
Ağır metallar deniz dibinde yer aldığı için dip balıkları da tavsiye edilmezler.
Dil balığı dip balığı olarak tavsiye edilmese de temiz ve kumlu bölgelerde yaşadığı için kirlenmelere daha az maruz kalmaktadır. Ancak omega-3 yağ asitleri yönünden en fakir balıklardan biridir. Burada önemli olan bebeğinize sağlıklı ve mümkün olduğunca omega-3 yağ asitleri yönünden zengin besin yedirmektir. O sebeple dil balığı yerine omega-3 yağ asitleri yönünden daha zengin balıkları seçmenizi tavsiye ederim.
Doğal Somon balıkları omega-3 yağ asitleri yönünden en zengin balıktır. Öyle ki somon balığı ile omega-3 kelimeleri neredeyse özdeşleşmiştir. Ancak doğal somon balığına ulaşmak neredeyse imkansızdır. Bunun yerine Norveç fiyortlarında üretilen çiftlik somonlarını heme her balıkçıda bulabilirsiniz. Çiftlik somonu olması gözünüzü korkutmasın. Norveç somon çiftliklerinde balık yemlerinin yaklaşık %70 civarını bitkisel ürünler oluştururken geri kalanını balık unları, balık sakatatları ve balık yağları oluşturmaktadır.
-1992 yılından itibaren Norveç balık çiftliklerinde antibiyotik kullanımı azaltılmaya başlanmış, günümüzde ise özel bir aşılama yöntemi ile antibiyotik kullanımı bırakılmıştır. Yem içeriğindeki balık ürünleri ile de omega-3 seviyesi doğal somon kadar olmasa da diğer balıklardan yine de zengindir.
-Dünyada sürdürebilir ve sağlıklı balık üretimi denince ilk akla gelen Norveçtir. Çiftlikler NIFES – Bağımsız Ulusal Beslenme ve Deniz Ürünleri Ensititüsü gibi kuruluşlar tarafından devamlı kontrol edilmektedir. Öyle ki ülkemizdeki balık çiftliklerinden kat be kat daha güvenli ve sağlıklı bir ortamda üretim gerçekleşmektedir. CNNTürk ekranlarında yayınlanan Yeşil Doğa programında Güven İslamoğlu, Norveç somon çiftliklerine giderek incelemelerde bulunmuş aklımızdaki soru işaretlerini gidermiştir.
Sonuç olarak gönül rahatlığı ile tüketebilir, bebeğinize de yedirebilirsiniz.
[ad id=”959″]Bir çok anne baba bebeğine balık alırken tezgahtaki deniz balıklarına yönelirler. Burada birkaç uyarıda bulunmak istiyorum. Önce deniz balığı ve çiftlik balığı arasındaki farklı tam olarak anlamak gerekiyor. Deniz balığı diye tabir edilen doğal ortamda doğal yemlerle beslenen, ağ veya olta ile tutulup tezgaha sunulan balıktır. Çiftlik balığı da deniz balığıdır ancak kafesler içerisinde suni yem ile beslenirler. Toprak havuz balıklar ise deniz kıyılarında toprağı kazarak oluşturulan havuzlar içerisinde daha doğal yemlerle beslenen balıklardır.
Normal şartlarda temiz ve doğal deniz ortamında yaşayan balıklar tabii ki sağlıklı olandır diyebiliriz ancak maalesef artık bu konuya da şüpheyle yaklaşmakta fayda var.
Sanayi atıkları, petrol sızıntıları gibi birçok nedenle denizlerimizdeki cıva, arsenik gibi ağır metallarin ve kimyasalların miktarı ciddi oranda arttı. Tezgahtan aldımız deniz balığının hangi sularda tutulduğunu biliyor muyuz? Dip balığı ve avcı balık olması cıva miktarını etkileyen en önemli etmenler olsa da kirli sularda yaşayan balıklarda bu tür ağır metallerin oranı da bir hayli fazla olabilir.
Balık çiftlikleri ise bu tür ağır metal kirlenmelerine uzak olan bölgelere kurulurlar. Ancak çiftlik balığında kullanılan yemlerin içeriği her zaman tartışma konusu olmuştur. Antibiyotik kullanılıp kullanılmadığı bu konudaki en önemli soru işaretidir. Son yıllarda tüketicilerin bu hassassiyetini önemseyen büyük balık üreticileri, kullanılan bazı aşılama yöntemleri ile bu tür antibiyotik kullanımına son vermişlerdir. Ancak maalesef bazı ufak çaplı balık üreticileri balıkları hastalıklardan koruyabilmek için hala antibiyotik kullanmaya devam edebilmekteler.
Çiftlik balıklarına verilen yem içeriğinde yer alan besleyici ögeler ve omega-3 yağ asitleri deniz balıklarının daha yağlı olmasını dolayısı ile daha lezzetli olmasını sağlamaktadırlar. Kimi uzmanlar deniz balıklarının taşıdığı risk faktörlerini göz önünde bulundurarak çiftlik balıklarının daha sağlıklı olduğunu savunmaktadırlar.
Bu konuda evet şu balığı almalısınız demek mümkün değil. Deniz balığı alacaksanız, balığın türüne, nereden tutulduğuna bakarak; çiftlik balıklarında ise hangi üretici firma tarafından üretildiğine ve yem içeriğine bakarak karar vermekte fayda var. Yardımcı olması açısından”Deniz Balığı mı, Çiftlik Balığı mı” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Öncelikle belirtmem gerekir ki bu konuda kesin şöyledir veya kesin böyledir diye bir yargıda bulunmak pek mümkün değil. Bazı çiftlik balıkları deniz balıklarından daha sağlıklı olabiliyorlar. Deniz balığının cinsi, hangi sularda yaşadığı, büyüklüğü, çiftlik balığının cinsi, nerede yetiştiği, hangi firma tarafından hangi yemlerle beslendiği, yem içeriği gibi bir çok kriter bu kararı vermenizde etken.
Ülkemizde her çiftliğin yem içeriği farklı olsa da artık tüketicinin bilinçlenmesi neticesinde özel aşılama yöntemleri kullanılarak antibiyotik kullanımı tamamen bırakılıyor ya da minimum seviyeye indiriliyor.
Ben şahsen bilindik markalar tarafından üretilen çiftlik balıklarını alıyorum. En azından kullandıkları yem konusunda için rahat. Deniz balığına nazaran daha yağlı olduğundan daha lezzetli. Ama bebeğim henüz küçük olduğu için sardalya, somon gibi balıkları yedirmeye çalışıyorum. Çünkü somon balığı ve sardalyanın omega-3 seviyeleri çipura ve levreğe nazaran daha yüksek. Yukarıda belirttiğim gibi bu konuda son karar sizin.
Ülkemizde çipura, levrek, mercan, granyoz (kaya levreği) ve hatta kupez (gopez) gibi balıkların üretimleri yapılmakta olup maalesef bazı balıkçılar çiftlik balıklarını doğal deniz balığı diye satabilmektedir. Etiketine “Deniz” yazıp fiyatı da artırdı mı birçok tüketiciyi kolaylıkla yanıltabilmektedirler. Bazı ebeveynler sırf daha sağlıklı olsun diye bebeklerine, çocuklarına deniz balığı almak isterken maalesef böyle bir tuzağa düşebiliyorlar. “Deniz Çipurası ve Çiftlik Çipurası Arasındaki Farklar” başlıklı yazımızda ikisi arasındaki farklara değindik. En sevdiğiniz varlığın sağlığını düşünerek satın aldığınız balığın gerçekten deniz balığı olup olmadığını anlamak için bu yazımızı okumanızı tavsiye ederim.
Bebeğiniz ve çocuğunuz için konserve balık yerine taze balığı tercih edin. Kendi evinizde pişirdiğiniz, işlenmemiş balık en sağlıklısıdır. Biz arada bir kendimiz için ton balıklı makarna veya salata yapıyoruz. Ama bebeğimize her zaman taze, işlemden geçmemiş balık veriyoruz.
Sardalya ve hamsi gibi balıklar genellikle çıtır çıtır olması için kızartılarak pişirilir. Her ne kadar…
Çipura hafif yağlı bir balık olduğundan hem fırında hem de mangalda pişirmeye uygun bir balıktır.…
Evde kaldığımız bu günlerde bağışıklık sistemini güçlendirmek ve hastalıklardan korunmak için her zamankinden çok daha…