Balık diğer ürünlere nazaran tazelik konusunda daha da hassas olunması gereken bir yiyecektir. Sağlıklı beslenme uzmanlarının haftada en az 2 defa tüketilmesini önermesine rağmen maalesef bu konuda her zaman başarılı olamıyoruz. Tabii ki bunun ekonomik, hijyen, alışkanlıklar, damak tadı gibi farklı sebepleri var. Bilgi eksikliği ve güven sorunu da bu sebeplerden sayılabilir.
Güven sorunundan kasıt aslında alacağımız balığın tazeliğinden şüphe etmek. Büyük bir market zinciri dahi olsa veya köşe başındaki her gün selamlaştığınız balıkçınız dahi olsa eğer balıklardan anlamıyorsanız size sunulan balığın gerçekten günlük olup olmadığını bilemezsiniz.
Hazır yeri gelmişken yanlış bilinen bir şeyi düzeltmek istiyorum. Balığın yanında yoğurt yenmez diye yanlış bir algı vardır. Yanlış diyorum zira zehirlenmeye sebep olan balık ve yoğurdun (veya süt ürünlerinin) birlikte tüketilmesi değildir. Balık eğer bayatsa zaten zehirlenirsiniz. Bu konuyla ilgili daha detaylı bilgiyi “Balıkla birlikte yoğurt yemek zehirler mi” başlıklı yazımızdan bulabilirsiniz.
Peki taze balık ile bayat balık arasındaki farkı nasıl anlarsınız? Eğer devamlı tükettiğiniz bir balık çeşidi varsa ve birazdan aşağıya sıralayacağım farklara her defasında dikkat ederseniz bir süre sonra artık o balığın rengini, parlaklığını, diriliğini öğrenerek dokunmanıza bile gerek kalmadan ilk bakışta o balığın bayat mı taze mi olduğunu anlayabilirsiniz.
Aşağıda sizler için taze ve bayat balık arasındaki farkları maddeler halinde toparladım. Ayrıca maddeler arasında hangi balığın hangi kritere göre değerlendirilmesi gerektiğini de bulabilirsiniz.
Taze balık daha parlak ve daha canlı görünür. Balıkçılar kurumaması için sürekli su atsalar da bayat balık için pek de değişen bir şey olmaz. Hala mat ve donuk renkli kalmaya devam eder. Ama taze bir ürüne su atıldığında çok daha canlı ve parlak olur. Genelde gökkuşağı gibi parlarlar.
Taze balığın etin bayata nazaran daha sert, diri ve elastiki olur. Parmağınızı hafifçe dokundurduğunuzda (çok bastırmayın zira balıkçıdan azar işitebilirsiniz 😛 ) eğer parmak iziniz bariz bir şekilde kalmıyorsa et tekrar eski haline geliyorsa ürün tazedir. Parmağınızın şekli orada kalırsa bayat olma ihtimali yüksektir. Yüksektir diyorum zira bazı balık türlerinin et yapısı yumuşaktır. Çipura, levrek, barbun, sardalya, hamsi, istavrit gibi balıklarda et biraz daha elastikidir. Eğer bu balıklarda et yumuşaksa ve parmağınızı batırdıktan sonra geri gelmiyorsa bayattır. Ama İstanbul palamutu (dişli palamut diye de geçer) ilk çıktığı dönemlerde henüz eti yağlanıp sertleşmediğinden diğer balıklara nazaran biraz daha yumuşak bir ete sahiptir. Parmağınızı batırdığınızda et yumuşaktır. Veya somon balığını dilimleyip sunarlar dolayısı ile etine (derisine değil) dokunduğunuzda o da doğal olarak yumuşak olacaktır. Aynı şekilde mezgit veya tavuk balığı yumuşak bir yapıya sahiptir. Emin olamıyorsanız diğer kriterler ile birlikte değerlendirin.
[ad id=’959′]Taze balık sudan çıktıktan sonra kaskatı kesilir. Balığın eti sertleştiğinden kafasından tuttuğunuzda kuyruğu dimdik kalır. Bu kaskatı anlayışı buzluktan çıkmış gibi değildir. Kafasından tutup kuyruğunu büktüğünüzde bükülür ve istediğiniz görünüme gelir. Ama şoklu veya dondurulmuş ürüne bunu yapamazsınız balık parçalanır. Bayat balık ise bir önceki maddede öğrendiğimiz üzere yumuşak bir ete sahip olduğundan kafasından tuttuğunuzda kuyruk aşağı düşer. Asla dik durmaz (donuk ürün değilse). Çipura, levrek, mercan, sardalya, istavrit, kefal, palamut, barbun gibi balıkları bu yöntemle kolaylıkla kontrol edebilirsiniz. Hamsi biraz daha ince bir yapıya sahip olduğundan bu yöntem çok işe yaramayabilir. Alabalık yumuşak bir balık olduğundan tezgaha çıkarıldıktan 1 saat içerisinde yumuşar ve bu yöntem de onun için geçerli olmaz. Tavuk balığı, dil balığı ve mezgit de aynı şekilde yumuşak bir balık olduğundan kafasından tuttuğunuzda kuyruk doğal olarak aşağı iner.
Her balık cinsinin sahip olduğu pul miktarı değişkenlik gösterir. Eğer pullu bir cins alıyorsanız pulların canlı, gökkuşağı gibi parladığına ve ete yapışık olmasına dikkat edin. Bayat ürünün pulları da dökülmüş, güçsüzleşmiş, canlılığını yitirmiş ve matlaşmıştır. Çipura pullu bir balık olmasına rağmen üretim (çiftlik) çipurası denize nazaran daha az pula sahiptir. Çiftlik çipurası alırken bunun niye pulu az bu bayat mı diye aldanmayın. Sardalya iklime, çıkarıldığı bölgeye ve cinsine göre pul miktarı değişiklik gösterir. Aynı şekilde sardalya için de pul bir kriter değildir.
Aslında bir çok insanın ilk baktığı nokta solungaç olsa da balıktan anlayanların en son baktığı kriter budur. Zira balığın taşınma sırasında buz dolu köpükler içerisinde gelmesine, yıkanıp yıkanmamasına, üzerine ne kadar su atıldığına ve balığın cinsine veya balıkçınızın hile yapıp yapmadığına göre değişkenlik gösterir. Normalde solungaçlar kırmızı kan rengindeyse balık tazedir değilse bayattır. Elbette ki taze bir balık kırmızı bir solungaca sahiptir ancak yukarıdaki durumlardan dolayı bayatlık ve tazelik arasında belirgin bir kriter değildir. Balıkların nakliyesi genelde buz dolu köpükler içerisinde gerçekleşir. Buz eridikçe su içerisinde solungaçlar yıkanmaya başlar ve kan akarak geride kahverengi veya beyaz (cinse göre değişir) bir solungaç kalır. Tezgaha yeni çıkarılan bir çipuranın kulağını kaldırdığınızda beyaz bir solungaç ile karşılaşırsınız. Her yönüyle taptaze olan bir üründen sırf kanı aktığı için vazgeçersiniz. Palamut eğer yıkanmazsa bir süre bu kırmızı solungaç kalır. Ancak üzerine kurumaması için su atıldıkça solungaç kahverengine doğru dönmeye başlar. Sardalya su atıldıkça solungacı beyaza döner. Bu konudaki maalesef hilebaz kişilerin yaptığı bir yöntem ise kırmızı mürekkep ile solungaçları boyamaktır. Bu yüzden bu kritere çok da güvenmeyerek diğer maddeler üzerinden değerlendirme yapmanızı tavsiye ederim.
Balığın gözleri size bayat mı taze mi olduğu konusunda ipucu verebilir. Taze bir balığın gözleri de canlı olur. Bayat da ise donuklaşır. Rengi donuk buz mavisine doğru dönmeye başlar. Ancak bu konuda da dikkat edilmesi gereken bir nokta vardır. Marketlerde ve balıkçılarda genelde zemini buz dolu olan tezgahlarda satarlar. Balığın buz ile temas eden tarafındaki gözü soğuktan matlaşmaya başlar. Tabii bayat olanlar gibi değil biraz daha soğuktan kaynaklı bir matlaşmadır bu.
Koku aslında herkes tarafından rahatlıkla ayırt edilebilecek bir kriterdir. Taze balık kötü kokmaz. Burada genel balık kokusundan bahsetmiyorum. Bayat ürünler asidik ve ekşi denebilecek şekilde her insanı rahatsız edebilecek kötü bir kokuya sahiptir. Ancak taze ürünler kendine has rahatsız etmeyen bir kokuya sahiptir. Balığın kokusunu alabilmek için solungacını kaldırıp koklamanız yeterlidir.
Bütün bu kriterlerin ışığında alacağınız deniz ürününün cinsine göre değerlendirme yapmanızı ve olaya bütüncül yaklaşmanızı tavsiye ederim.
Sağlıklı günler diliyorum.
Sardalya ve hamsi gibi balıklar genellikle çıtır çıtır olması için kızartılarak pişirilir. Her ne kadar…
Çipura hafif yağlı bir balık olduğundan hem fırında hem de mangalda pişirmeye uygun bir balıktır.…
Evde kaldığımız bu günlerde bağışıklık sistemini güçlendirmek ve hastalıklardan korunmak için her zamankinden çok daha…